Otomotiv Güneşle Buluşuyor
Otomotiv sektörünün yakın bir gelecekte güneşle çok daha sıkı bir ilişki içine gireceğine dair emareler günden güne artarken, şarj istasyonlarının güneşle beslenmesi elektrikli araçların pazar payının artmasına paralel olarak giderek daha fazla gündeme geliyor. Güneş Panelli Şarj İstasyonları, fotovoltaik (PV) panellerin güneş enerjisini elektriğe dönüştürdüğü ve elektrikli araçların şarj edildiği mekanlar olarak biliniyor. Şebekeye bağlı (on-grid) veya şebekeden bağımsız (off-grid) çalışabilme özellikleri var. Akü depolaması yaparak güneş olmayan saatlerde ve gece boyunca kesintisiz şarj sunabiliyorlar.
Güneş panelli şarj istasyonları birçok avantaja sahip;
Çevre Dostu: Tamamen temiz enerji kullanarak düşük karbon ayak izi sağlar.
Enerjide Bağımsızlık: Şebekeden gelen enerjiye bağımlı kalmaz, merkezden uzak bölgelerde sorunları azaltır.
Sürdürülebilir Ekonomik Fayda: Güneş enerjisi ücretsizdir ve işletme maliyeti de alternatiflerine göre düşüktür.
Şebeke Entegrasyonu: Enerji fazlası enterkonnekte sisteme satılarak sağlanacak ek gelirle amortisman süresi kısaltılabilir.
Kullanım alanları arasında açık otoparklar & AVM’ler alışveriş merkezleri, akıllı şehir uygulamaları, otoyol kenarı dinlenme tesisleri ve ev/işyeri çatı panelleri bulunur.
Güneş panellerinin güç kapasiteleri genellikle 3 kW- 22 kW aralığında (ev tipi / hızlı şarj) olabiliyor. Verimliliği yüksek tutmak için daha çok %22’ye kadar randıman veren monokristal veya polikristal yapı tercih ediliyor. Lityum-iyon bataryalar ise güneş enerjisini gece için depolayabiliyor. Elektrikli araçların çoğu için ise invertör (dönüştürücü) gerekiyor.
Türkiye’de Eşarj & ZES bazı şarj istasyonlarında güneş panelinden destek alan çözümlerle biliniyor. Otomotiv dışında bazı belediyeler bilhassa Antalya, İzmir gibi bol güneşli şehirlerde güneş panelli projelere imza atıyor. Son yıllarda çatısında güneş paneli ile görmüş olduğumuz Antalya Şehir Stadı buna örnek olarak verilebilir.
Uluslararası alanda ise Tesla’nın Supercharger + Solar (Şarj istasyonlarında güneş paneli entegrasyonu) ve Envision Solar’s EV ARC (Taşınabilir güneş şarj üniteleri) en kayda değer teknolojik hamleler olarak öne çıkıyor.
Lakin güneş enerjisinin otomotiv sektöründe yaygın hale gelerek otomobil markaları için temel bir destek haline gelmesinin birçok zorlukları var. Yüksek çıkabilecek ilk kurulum maliyetini de bu zorluklara eklemek gerekiyor (paneller, invertör, piller). Güneşlenme süresi coğrafi konuma ve iklim koşullarına göre değişkenlik arz edebiliyor. Son dönemde iklim krizinden kaynaklı ani hava değişimleri sorununu da olumsuz bir faktör olarak hesaba katmak gerekiyor. Panellerin bakımı, temizliği ve sistemin sürekli kontrolü de fizibiliteye dahil unsurlar. 1 MW'lık bir sistemde 10.000 m² güneş tarlası ihtiyacı ortaya çıkabilir. Büyük şehirlerde böyle bir alanı bulmak zor olacağı için bu istasyon yapılarının yaygınlaşması belli sistemlerin gelişmesine bağlı. Örneğin güneş tarlası ile şarj istasyonu aynı yatırımcı tarafından çok farklı mekanlarda kurularak, şebekeye satılan elektrikle maliyet düşürülebilir.
Güneş panelinin şarj istasyonlarında kullanımı ayrıca başka belli maliyetlerin düşmesine ve teknolojik gelişmenin yön ve hızına da bağlı. V2G (vehicle-to-grid) olarak bilinen elektrikli araçların istasyonlara enerji verdiği sistemlerin kullanımı ile güneş ve rüzgâr enerjilerinin bir bileşimini hizmete sokan yatırımlar yaygınlaşabilir.
Sonuçta kesin olan bir şey var ki bedava bir enerji kaynağı olan güneşi kullanacak şarj istasyonları, sürdürülebilir ekonomi için hayatımızın önemli bir parçası olacaktır. Türkiye yüksek miktarda güneş alan bir ülke olarak doğal bir avantaja sahip görünüyor. Bizden çok daha kuzeyde olan Almanya’nın Freiburg şehrinin yıllardır sadece güneş panelleriyle ısıtıldığını düşünürsek, yeni teknolojilerle tüm araçların elektrik ihtiyacının giderilmesinin mümkün olduğu kolayca ortaya çıkar. Güneş enerjisi ile bütünleşmiş hızlı şarj istasyonları dünyada yeni olsa da öncü projelerin giderek sıklaşacağını öngörebiliriz.
Tamamen off-grid (sadece güneş enerjisi kullanan) hızlı şarj istasyonları yüksek güç kullanımı (350 kW’a kadar), büyük güneş paneli alanı ve batarya depolama nedeniyle henüz yeterli sayıda değil. O yüzden halen daha çok güneş, şebeke ve depolamadan oluşan hibrit sistemler kullanılıyor. Şarj istasyonu güneşten gelen enerjiyi kullanırken ihtiyaç duyduğu enerji açığını elektrik şebekesinden alabiliyor.
Elektrik devriminin öncü şirketi Tesla, Supercharger V3'ün bazı istasyonlarında güneş enerjisi ve Powerpack piller kullanıyor (örneğin, Kaliforniya'daki bazı lokasyonlar).
Electrify America, güneş enerjisinde büyük atılımlar yapıyor sadece Güney Kaliforniya’da 200.000’in üzerinde güneş paneline ulaşmış durumda.
Avrupa’da ise Alman IONITY, Hollandalı Fastned, yenilenebilir enerji üzerine ağlar kuruyorlar. Uzak Doğu’da Çinli şirketler otoyol üzerine güneş enerjisi toplayan şarj noktaları koyuyor.
Türkiye bu konuda henüz yolun başında. Ancak elektrikli araç şarj istasyonları yaygınlaştıkça bu konudaki yatırımların da artması beklenebilir.
Avupa Birliği, sürdürülebilirlik anlayışına uygun olarak 2030 yılına kadar elektrikli araç şarj altyapısının %100 yenilenebilir enerjiyle çalıştırılmasını hedefliyor. Yüksek bir çıta gibi görünse de bu yönde ciddi bir irade olduğu kesin. En azından rüzgâr ve güneşi birleştiren hibrit sistemlerin otoyollarda giderek daha görünür olduğunu göreceğiz. Bunun yanında fotovoltaik hücrelerin de ömrü bitecek. %30 ek verimlilik sağlayan perovskit güneş hücreleri ve başka birçok yeni teknoloji de hayatımıza girecek.